26 Aralık 2014 Cuma

15. Hafta: Gençlerbirliği 1 - 1 Galatasaray (26.12.2014 - Cuma)

Malum sebeplerden ötürü maçı izlemedim. Bilmeyenler, anlamayanlar, anlayamayanlar ve anlamak istemeyenler için söyleyeyim; Hakemler yüzünden maçı izlemedim. Gün içinde şeytan "maçı izle" diye dürtüklese de kararımdan caymadım. Özeti izledim sadece.

Özetten yorumlayabildiğim kadarıyla maçı çok rahat kazanabilirmişiz. Ne olursa olsun Stancu'nun kafası ustalık doluydu ve bizi mağlubiyetten kurtardı. Hoş, İstanbul takımlarıyla yapılan maçların sonucu hiç önemli değil. Maç değil çünkü bunlar. Hakeme rağmen kazandığımızda bile sevinmiyorum.

Gosso'nun eline çarpan topta klasik İstanbul takımı yüzsüz davranışı cezasız kalırken gördüğümüz 4 sarı kart her zamanki gibi çok ucuzdu. Aslında Gosso'nun eliyle kestiği topa çok rahat sarı kart çıkabilirdi ve bence pozisyon sarı karttı ama burdaki problem bu değil. Hakemin hunharca yapılan itiraza tepkisiz kalması ve sonraki pozisyonlar için Gençlerbirliği aleyhine düdük ve kart kullanırken kendini kandırmasına zemin hazırlaması ve satılık egosuna karşı zaten zayıf olan vicdanını dizginlemesine olanak tanıması defalarca tanık olduğum midemi bulandıran ve başımı döndüren karektersizliğin, ikiyüzlülüğün somut örneği.

23 Aralık 2014 Salı

İrfan Can Kahveci

Sadece futbolun değil, kültürümüzün bir parçası ilkesizlik ve plansız anlayış. "Kervan yolda düzülür" mantığı. Gençlerbirliği bu kültürün dışına çıkmasıyla bir mucizeyi gerçekleştirmiştir. Gençlerbirliği bugüne kadar ismine ve tarihine tamamiyle uyan bir anlayışı ve çabayı göstermiştir. Gençliğin, değişmenin, yenilenmenin ve farklı düşünmenin tutarlı ve inatçı temsilcisidir.



3. ligte şampiyon olan Hacettepe'den Gençlerbirliğine 5 futbolcu geldi. Maalesef kırmızı siyahın ne olduğunu bilmeyen bazı kesimlerden "Transfer yapılmadı yine, kesin düşeriz" lafını yine duyduk. "Başarı" gibi bana göre bombok bir kelimenin büyüsüne fazlasıyla kapılmış, kaptırtılmış sığ bir düşünceydi bu. Takım kötü oynadığı veya öyle düşünüldüğü zamanlarda "çok kötüyüz, izlemeye gerek yok" gibi koşullu bir sevginin esiri olmak tabi ki sürpriz değil. Hakem adaletsizliğinin ve haksız maddi rekabetin olduğu ülke futbolumuzda "futbol var mı?" diye düşünmek yerine kötü futbol, iyi futbol tartışması yapan sığ kafanın, kör gözlerle bakan sözde büyük istanbul takımları sevdalıları zihniyetinden ne farkı var. İyi futbol bahane futbol sevilmiyor bu ülkede. Boktan istanbul takımları bile sevilmiyor. Birbirine bok atma seviliyor. Burak Aksağın dediği gibi bırakın başarı boktan kişisel gelişim kitaplarının konusu olarak kalsın. Zamanınız varken kaybetmenin tadını çıkarın.

İrfan Kahveci, bugün Gençlerbirliğini tanımlayan futbolcuların başını çekiyor. Attığı gollerin, yaptığı asistlerin, oynadığı futbolun, genel bakış açısını değiştireceğini beklemesem de doğruları tekrar etmenin zararı yok. Zararı olsa da doğruları söylemekten vazgeçmemeli. Geberseler bile... Bu yüzden şu ana kadar yazdığım adının geçtiği her paragrafı derleyip toparlamak istedim.


2014 - 2015 Sezonu Öncesi

"Hacettepeden gelen futbolcular Ahmet Oğuz, İrfan Can Kahveci, Halil İbrahim Pehlivan, Çağrı Bülbül, Berat Tosun oldu. Bu adamlardan en azından bir tanesi düzenli oynamalı ki Mustafa Kaplan'ın takımın başına geçmesinin bir anlamı olsun. Her ne kadar Artun'dan hiçbir beklentim olmasada kiralık gittiği Fethiyeden geri döndüğünü eklemek gerekir."

1. Hafta: Çaykur Rizespor 1 - 1 Gençlerbirliği (28.08.2014 - Cuma)

"89'da yapılan İrfan-Mervan değişikliği benim için hayal kırıklığı oldu. Çünkü Mustafa Kaplan'ın kulübeye aldığı 3 Hacettepeli futbolcudan en azından birinin fazla süre almasını beklemiştim. Onun dışında Antal'ın neden 18'de olmadığını merak ediyorum."

2. Hafta: Gençlerbirliği 1 - 2 Bursaspor (13.09.2014 - Cumartesi)

"Maç bu sefer Gençlerbirliği lehine döndü. Öne geçen Bursa önde basmayı bıraktı. 74'de nihayet beklediğim değişiklik gerçekleşti. İrfan, Nizamettin'in yerine oyuna girdi. Antal ortaya, İrfan sağa geçti. Oldukça teknik bir futbolcu İrfan. Başıboş dolaşan Nizamettin yerine çok daha önceden oyuna girmeliydi. (...). Son anlarda İrfan sahne aldı. Sağ tarafta topla buluştuktan sonra rakibini çok klas bilek hareketleriyle geçti ve topu içeriye gönderdi, Antal'ın kafası sonuç bulmadı. Bir sonraki pozisyonda yine topu yumuşak bir şekilde içeri kestikten sonra hakem olmayan bir faul düdüğü çaldı."

3. Hafta: Eskişehirspor 0 - 2 Gençlerbirliği (19.09.2014 - Cuma)

"Sahaya çıkacak kadroyu beklerken merak içindeydim. Mustafa Kaplan'ın ideal 11'inden 4 oyuncu değişmişti. Bu kesinlikle Cavcav'ın takımıydı. En uçta Berat, solda Stancu, sağda Antal, ortada İrfanla yepyeni bir hücum hattı vardı. Stoperde Ahmet Çalık'ın partneri Tosic, Tosic'in boşalttığı pozisyonda Uğur oynuyordu."

"...İlk yarıda daha çok görünen İrfan ikinci yarıda az sahne aldı ama topa yaklaşması bile çok estetikti. Tek top oynamasını bilen, çok zeki ve çok teknik. En önemlisi durarak oynamıyor ve hızlı hareket edebiliyor. Soğukkanlı ve doğru pas tercihleriyle şimdiden gözümde çok büyüyen İrfan'ı önümüzdeki haftalarda büyük bir keyifle takip edeceğim. İlk yarıdaki kaleye çektiği şut isabetliydi. Sert vurabildiği zaman uzaktan gollerini izleyebileceğimizin sinyallerini verdi. İkinci yarıda bir pozisyonda sol taraftan Deniz'e akıllıca pasını verdi. Ayağından çıkan topları takip ederseniz çok düzgün bir ayağı olduğunu farkedebilirsiniz."

4. Hafta: Gençlerbirliği 3 - 1 Balıkesirspor (28.09.2014 - Pazar)

"Muğdat'ın yakaladığı net pozisyon Dahlin'in başarılı kurtarışıyla sonuçlandı. Neyseki maçın devamında Gençlerbirliği yine Gosso farkıyla oyuna ağırlığını koymaya başladı. Sahada Stancu, İrfan, Berat uyum içinde ve kendine güvenerek oynuyordu. Stancu, sırtı dönük pas alma ve top kullanma ustalığıyla kanatta da çok etkili oynadı. İrfan'ın klası da bundan sonraki haftalar için ışık verdi."


5. Hafta: Sivasspor 1 - 0 Gençlerbirliği (04.10.2014 - Cumartesi)

"...Beratla İrfan yerine Nizamettin sahadaydı. Futbolcuların esas mevkisinde oynamasını ve deplasmanda oynamanın gerektirdiği daha defansif bir kurgu düşündü belki İrfan Buz ama bu düşünce tamamiyle dümdüz bir mantıktı. Berat gibi dinamik bir oyuncudan vazgeçmek başlı başına büyük bir yanlıştı. Nizamettin'i İrfan'a tercih etmek hoş görülebilir ama 90 dakika sahada kalması kabul edilebilecek gibi değildi."

"Doğa'nın yokluğunda Petrovic'in oynamasını yadırgamam ama İrfan'ı hiç kullanmaması çok yanlıştı. Nizamettin, Antal ve Deniz'in olduğu yeni takım rakip gel bana saldır demesine rağmen hiç bir şey yapamadı, yapamayacağı da belliydi. Bu mağlubiyet bana göre İrfan Buz'un takım kurgusunu bozması ve oyuna berbat müdahele etmesinin bir sonucuydu. Gelecek adına çok büyük bir endişe içinde olmama sebep oldu."

6. Hafta: Gençlerbirliği 0 - 0 Erciyespor (20.10.2014 - Pazartesi)

"...sahada boş gezen Guido veya  Nizamettin yerine İrfan'ı hiç kullanmamış ve yine çok kötü oyuncu değişiklikleri olmuş oldu."

8. Hafta: Gençlerbirliği 1 - 0 Başakşehir (01.11.2014 - Cumartesi)

"...Maçın sadece son 2, 3 dakikası ciddi ciddi gol atmaya gittiğimiz anlardı. Bu anlarda İrfan'ın çalımları ve Tomic'in pasları bizi öne doğru itti."

9. Hafta: Kasımpaşa 2 - 2 Gençlerbirliği (09.11.2014 - Pazar)

"Seyredemediğim ikinci yarıda 3 gol ve kaçan bol pozisyon olmuş. İrfan'ın güzel golünü gördüğümde çok mutlu oldum ama şaşırmadım. Beklentimi boşa çıkarmadı. Çünkü onun tekniği için bu klas gol bence normal. Gençlerbirliği böyle bir genç yetiştirdiği için gurur duymalı. Önümüzdeki yıllarda onun gollerini, asistlerini, akıllı ve estetik oyununu ve gelişimini takip edeceğim için şimdiden heyecanlanıyorum."

10. Hafta: Gençlerbirliği 2 - 2 Karabükspor (23.11.2014 - Pazar)

"...İrfan Buz'un Gosso'nun yokluğunu Tomiç, İrfan ikilisiyle doldurması ilginç ve bence çok güzel bir karardı."

"Doğa'nın yanında veya biraz önünde ağırlıklı olarak İrfan oynadı. İrfan bu bölgede de klasını gösterdi. Top saklama ve düzgün pas kullanma becerisinin yanında doğru pozisyon alıp defansif özelliğini sergilemesiyle bana göre kusursuz bir oyun çıkarmış oldu. Gerektiğinde vücudunu kullanıp ikili mücadelelerde rakipleri bozdu. Yanındaki arkadaşlarını çok iyi kullanıp yaptığı ikiye birlerle hücum başlangıçlarının kilit ismiydi."

"...Sandelyemde otururken rahattım ve hiçbir zaman kazanamayacağız gibi bir endişeye girmedim. Nitekim ilk yarının son dakikasında İrfan'ın topu çok iyi kontrol edip, saklayıp, rakibine çalım atıp topu Koçer'in önüne yuvarlaması golden bile daha keyifliydi. Koçer'in ikinci asisti de ilki kadar güzeldi."

11. Hafta: Trabzonspor 4 - 1 Gençlerbirliği (01.12.2014 - Pazartesi)

"Attığımız tek golde İrfan'ın milimetrik pasını Mervan temiz bir vuruşla asiste dönüştürdü. Pas o kadar düzgündü ki o golü kaçırmak İrfan'a küfür etmekten daha kötü bir iş olurdu. Golden sonra Mervan İrfan'a sarılıp öperek ona hediyesinin karşılığını vermiş oldu."

12. Hafta: Gençlerbirliği 2 - 0 Gaziantepspor (06.12.2014 - Cumartesi)

"İrfan süper ligi daha iyi tanımaya başlıyor gibi ve her geçen hafta daha diri gözüküyor. Pozisyon bilgisi ve oyun zekası ona oyunun savunma tarafında da  yardım ediyor. Tekniğinden bahsetmeye hiç gerek yok. Attığı gol, topla çok rahat oynaması, herşey çok güzel."

"Stancu'nun kafayla İrfan'ın önüne bıraktığı topu İrfan sol ayağının dışıyla topu kalecinin üstünden aşırarak sol direğe ve yere çok yakın olan filelere astı. Tekrar tekrar izleyin. Sigara yakın, çay koyun veya ne seviyorsanız. Kahve için, rakı doldurun, bira için, şarap koyun. Gece uykuya dalmadan önce bu golü kafanızda canlandırın."


Türkiye Kupası Gruplar - 1. Maç: Cizrespor 1 - 2 Gençlerbirliği (09.12.2014 - Salı)

"Sıradan denilebilecek gollerde yine İrfan'ın isabetli pasları dikkat çekti."

"Artun soğukkanlı bir futbolcu ve İrfan'ın tam defansın arasına attığı topu takip etti. Rahat bir pozisyon olsa da isabetli kafa vuruşuydu."

13. Hafta: Akhisar Belediye Gençlik 1 - 1 Gençlerbirliği (13.12.2014 - Cumartesi)

"Golden sonra bir tek pozisyona bile giremediğimiz maçta ben "maç bitti, kaybettik" dedim ama İrfan'ı unutmuştum. İrfan yoktan bir pozisyon yarattı. Pas arası yaptıktan sonra topu hemen en yakınındaki Berat'a attı öne doğu fırlayıp tekrar topu aldı. Rakibine çalım attı ve soldan içeri giren Stancu'nun önüne topu bıraktı. İrfan'ı övmek artık bana sıradan geliyor."

14. Hafta: Gençlerbirliği 5 - 0 Konyaspor (20.12.2014 - Cumartesi)

"Sadece sonuca bakmayın. Sonuçtan çok daha öte bir maçtı. Sahadaki 11'deki 5 yabancı hariç tüm futbolcular Gençlerbirliği altyapısından yetişti. Sonradan oyuna giren Artunla, Berat'ı da eklersek 7 futbolcu olur. Maçın yıldızı 19 yaşındaki İrfan geçen sene 3. ligte yani 4. seviye ligde oynadı. Bugünleri kim hayal edebilirdi? Ülkemiz topraklarındaki hayalgücü fakirliğini gözönüne alırsak bu gerçeğin yok sayılacağını biliyorum. Dünyada bunu kim hayal ederdi? Bunu soruyorum. Belki berbat bir insanlığın içine yeni giren bir yavru bunu düşünebilir."

"...Özellikle Guido oyuna girdikten sonra Gosso'nun esas mevkisine geçmesiyle tıkır tıkır pas yapan, rakibi hallaç pamuğu gibi atan İrfanlı, Halil İbolu 3. lig kökenli adına ve tarihine birebir uyan bir takım vardı."

"İrfan'ın baskısında Hleb, Guidoya çok güzel bir pas verdi. Guido hediyeyi karşılıksız bırakmadı."

"Tomiç çıktıktan sonra duran topların başına İrfan geçti. Maçtan sonra İrfan "Aslında kötü bir ortaydı. Ahmet kafayı vurdu. Allah işte..." dedi. Bana kötü bir orta gibi gelmedi ama İrfan için kötü olabilir tabi. Onun kadar zeki ve teknik biri gibi düşünebilir misiniz? Bu gol anlatılmaz. Oturun izleyin."

"5. gol Artun'un ilk süper lig golüydü. Kontra atakta 3'e 2 yakaladık. İrfan Artun'un önüne bıraktı. Artun yerden vurdu. 5 - 0."











 

 

 




22 Aralık 2014 Pazartesi

14. Hafta: Gençlerbirliği 5 - 0 Konyaspor (20.12.2014 - Cumartesi)


Sadece sonuca bakmayın. Sonuçtan çok daha öte bir maçtı. Sahadaki 11'deki 5 yabancı hariç tüm futbolcular Gençlerbirliği altyapısından yetişti. Sonradan oyuna giren Artunla, Berat'ı da eklersek 7 futbolcu olur. Maçın yıldızı 19 yaşındaki İrfan geçen sene 3. ligte yani 4. seviye ligde oynadı. Bugünleri kim hayal edebilirdi? Ülkemiz topraklarındaki hayalgücü fakirliğini gözönüne alırsak bu gerçeğin yok sayılacağını biliyorum. Dünyada bunu kim hayal ederdi? Bunu soruyorum. Belki berbat bir insanlığın içine yeni giren bir yavru bunu düşünebilir.

Zafer sarhoşluğundaki ruh halimin korunması için herşeyimi verebilirim. Şöyle de düşündüm. Artık ölsem de olur. Daha ötesi yok. Sınırlarda gezen pek sağlıklı gözükmeyen böyle bir duygu durumunu bir daha yaşayabilir miyim bilmiyorum.

Bu maçın tüm ayrıntılarını hatırlayıp hemen kağıda dökmek gerekir. Çünkü bu yazı büyük ihtimalle arşivin en önemli parçası olacak. Böyle bir kadronun ortaya çıkmasında İrfan Buz'un dolaysız katkısı olmasını isterdim. Hakan, Hikmet ve Uğur'un yokluğu Ahmet Oğuz ve Halil İbrahim'in bugün sahada olmasında etkendi. Ne olursa olsun Petroviç'in bu kadar iyi oynayacağını tahmin etmediğimden İrfan Buz'un hakkını teslim etmek gerekir.  

Doğa sakatlanıp çıkana kadar Gosso'nun forvet arkası oynaması yadırganabilir ama onun kararlı ve dikine pasları ve içeriye koşma özelliğini hesaba katarsak yanlış bir tercih diyemem. Çok güçlü ve dengeli biri olmasına rağmen o bölgede oynamaya alışkın olmadığı için sırtı dönük almaya çalıştığı toplara Kokaloviç engel oldu. Mervan'ın kenarda olmasına çok şaşırdım. Çünkü takımın çok önemli bir parçası olduğunu düşünüyorum.

Ön yargı ve nefretle yaklaştığım hakemlere olan duygularımın aynısını Doğa'da gördüm ve hislerime tercüman olduğu için sevindim. Rakip kaleye yakın bir pozisyonda Tomiç (o olması lazım) rakibi geçmeye çalışırken engellendi. Düdük çalınmadı. Hadi bu neyse. Akabindeki pozisyonda zannedersem Ömer Ali hiçbir temas olmadan yere düştü ve Hakem buna faul dedi. Doğa hakemin hemen önünde dikilerek uzunca bir süre suratına bakıp tekrar tekrar "Bize niye vermedin. Bunu verdin." gibi şeyler söyledi. Hakemin odun gibi durmaya devam etmesinden daha kötü birşey oldu. Doğa arkasını döndükten hemen sonra hakem sarı kartını çıkardı. Bu, kesinlikle kahpelik ve korkaklık dolu olan arkadan saldırmakla eş değerli bir davranıştı.

Maçın başlarında dengeli denilebilecek bir oyun vardı ama Konyaspor hem takım, hem bireysel olarak oldukça zayıftı. Rakibin Hleb, Uğur gibi emeklilik vakti çoktan geçmiş futbolcularla fazla dayanabilecek gücü yoktu. Takımın en etkili ismi Hasan Kabze, bir, iki kere sol kanadı kullanıp Ahmet Oğuz'a karşı bir üstünlük kurdu. Aynı bölgeden Ömer Ali de geldi ama o pek etkili olamadı. Konyaspor'un PTT günlerinden hafızamda kaldığı gibi Ömer Ali pas tercihlerinde çok kötüydü. O zamanlardan beri Recep Aydın'ın neden daha ön planda olmadığına şaşırıyorum.  

Ahmet Oğuz'un farklı pozisyonlarda Ömer Ali ve Hasan Kabzeyi sinsice ittirmesini hiç beğenmedim. Bir kaç pozisyon hatasını da farkettim. Onun dışında pek sırıtmadı, dengeli bir oyunu vardı ama açıkçası onu pek iyi bulmadım. İnşallah ilk süper lig maçı olmasının verdiği acemilik onu böyle göstermiştir. Yine de sağ  beki Hakan Aslantaş tekelinden kurtardığını söyleyebilirim.

Halil İbrahim bugün çok parlak bir oyun sergiledi. Doğru pozisyon alan, hızlı, topla gayet iyi yani komple bir futbolu vardı. Ataklara katıldı. İyi ortalar yaptı.

Attığımız gollerin aşağı yukarı hepsinde kalecinin hatası vardı.  Bu kadar çok ve güzel golü atmamıza yardımcı olan Belec'e de teşekkür etmek gerekir. Takımının tel tel dökülmesini seyreden milyonlar kazanan Aykut Kocaman'ın umrunda mıdır bu durum acaba? Neyse, bunları düşünmeyelim. Özellikle Guido oyuna girdikten sonra Gosso'nun esas mevkisine geçmesiyle tıkır tıkır pas yapan, rakibi hallaç pamuğu gibi atan İrfanlı, Halil İbolu 3. lig kökenli adına ve tarihine birebir uyan bir takım vardı.

Tomiç için sıradan falsolu topa sadece Stancu yükseldi ve çok rahat bir golle öne geçtik. Hemen sonra yine aynı yerden, aynı ortada top yine aynı yere ve Stancuya geldi ama bu sefer Stancu kötü vurdu.

İrfan'ın baskısında Hleb, Guidoya çok güzel bir pas verdi. Guido hediyeyi karşılıksız bırakmadı.

Tomiç her zamanki gibi isabetli ve yumuşak kornerinde Petroviç ön direğe gelişine plaseledi. Petroviçten bu vuruşu beklememiştim.

Tomiç çıktıktan sonra duran topların başına İrfan geçti. Maçtan sonra İrfan "Aslında kötü bir ortaydı. Ahmet kafayı vurdu. Allah işte..." dedi. Bana kötü bir orta gibi gelmedi ama İrfan için kötü olabilir tabi. Onun kadar zeki ve teknik biri gibi düşünebilir misiniz? Bu gol anlatılmaz. Oturun izleyin.

5. gol Artun'un ilk süper lig golüydü. Kontra atakta 3'e 2 yakaladık. İrfan Artun'un önüne bıraktı. Artun yerden vurdu. 5 - 0.

Hakem uzatmayı oynatmadı. Kahvede 3, 5 kişinin şaşkın bakışlarının yanında ilginç bir cümleye tanık oldum. "Hakem niye uzatmıyo ki, belki adam gol var oynadı." Bu kültürde Gençlerbirliğinin varlığı mucizedir. Kıymetini bilin.









13 Aralık 2014 Cumartesi

13. Hafta: Akhisar Belediye Gençlik 1 - 1 Gençlerbirliği (13.12.2014 - Cumartesi)


İki şerefli takımın maçı için farklı bir heyecan duyuyordum. Bu iki takımın ligin en az para harcayan iki takımı olması da beni düşündürmüyor değil. Maalesef parayla götün konumu arasında bir doğru orantı var. Bana sorarsanız para kirli falan değil, olamaz. İnsan kirli. İnsanın kendi kirini paranın üzerine atması ikiyüzlülükten başka birşey değil. İnsan olmasaydı kötülük diye bir kavram olur muydu?

Takımdaki sözde büyük takımlarda oynamayı hakeden futbolculardan Petroviçle birlikte Sedat Bayrak hepimizin bildiği gibi "kasap" kimlikli bir stoper. Hikmet'in yokluğunda, varlığında hep 18'de. Belki de gençlerimize ligin acı gerçeklerinden bir enkesit olması sebebiyle kadroda yer buluyor. Tosiç, Halil İbrahim ikilisiyle başladık. Her yerde takımların defanstaki ikilisi stoperler olur ama bizde durum farklı. Aykırı kulüp olma özelliğimizin bir parçası. Ataktayken sol kanattan hücuma katılan hatta zaman zaman oyunu kuran Tosiçti. Top rakipteyken Tosiç Ahmet'in yanına geçti. Halil İbrahim'e pek bir rol verilmemiş gibiydi. Onu fazla görme şansımız olmadı.

Aslında maçta pek birşey olmadı. Gençlerbirliği'nin en sıkıcı, pozisyonsuz geçen 2, 3 maçından biriydi. Deplasman takımı olmamıza rağmen top çoğunlukla bizdeydi. Buna rağmen oyunu yönlendiren ve hatta kontrol eden Akhisar Belediyespordu. Her anlamda farklı bir teknik direktör olan ve çok beğendiğim Mustafa Reşit Akçay'ın kolay kolay değişmeyen stratejisinin parçasıydı bu oyun. Takımı defansta çok dikkatli, rakibe hiç boşluk bırakmayan bir yapıyla oynuyordu. Bu oyunu takımın en yaratıcı ve en teknik futbolcusu Bilal'i ön liberoda kullanarak kurmuştu. Akhisar kontra ataklarda beklediğim etkinliği gösteremedi.

Bence maçtan önce İrfan Buz futbolculara sadece "Bilal'i bozun Gekas'ı tutun, hücumda da bişeyler yapın işte" demiştir. Başka da bişey dememiştir. Petroviç'in öylesine dolandığı sahada Bilal'i vücudunu kullanarak bozan İrfandı.

Ligin bence tartışmasız en kaliteli ve en zeki golcüsü Gekas ilk yarıda iki pozisyona girdi. İlkinde Güray'ın soldan ama uzaktan gönderdiği topa Gekas kafayla yavaşça kaleye gönderdi. Isınmaydı sanki. İkincisi Ntibazonkiza'nın yerden içeriye yolladığı topta Gekas onu kovalayan Ahmet Çalıkla birlikte ön direğe doğru hareketlendi. Topa kimse dokunamadı.

Tekrar söylemek gerekir maç çok sıkıcıydı. İrfan Buz 60'ta Mervanla Antal'ı değiştirdi. Bu hareket sanki "Bu kadar paraya bu kadar hocalık" demek gibiydi. Petroviç her zamanki gibi ilgisiz, alakasız bir futbol oynuyordu ve maç boyunca sahada kaldı. Doğa çıktı, Tomiç çıktı ama Petroviç çıkmadı.

Yediğimiz gol Tosiç'in stoper oynamaması gerektiğini bir kez daha gösterdi. Defanstan top çıkarmak belki, ama hızından falan fayda yok. Gekas öyle çok hızlı bir futbolcu değil. İlk anda Gekas topu kontrol etmek istedi ama edemedi. Seken top sağa doğru yöneldi. Gekasa yakın olan Tosiç değil Ahmet topa doğru koştu. Gekas topa çok sert vurdu ve Ramazan bile toptan kaçtı. Bence göremedi de.

Golden sonra bir tek pozisyona bile giremediğimiz maçta ben "maç bitti, kaybettik" dedim ama İrfan'ı unutmuştum. İrfan yoktan bir pozisyon yarattı. Pas arası yaptıktan sonra topu hemen en yakınındaki Berat'a attı öne doğu fırlayıp tekrar topu aldı. Rakibine çalım attı ve soldan içeri giren Stancu'nun önüne topu bıraktı. İrfan'ı övmek artık bana sıradan geliyor.

Son dakikalarda İrfan Buz Sedat'ı oyuna alarak "maçta başka gol olmasın" istedi. Hatta bence içinden "Deplasmanda bir puan iyidir" klişesini de söylemiştir.










9 Aralık 2014 Salı

Türkiye Kupası Gruplar - 1. Maç: Cizrespor 1 - 2 Gençlerbirliği (09.12.2014 - Salı)


 Dijehoua'nın yedek soyunduğu iki afrikalı Cizrespor'u Cizre'de son 10 dakika oynayan Antal hariç 7'si altyapıdan tamamı yerli kadroyla yendik.

Maçı maalesef izleyemedim. Hiç seyretmediğim Çağrı, Ahmet Oğuz, Halil İbrahim gibi futbolcuları izlemeyi çok istemiştim. Sadece golleri görebildim. Bir de Antal'ın aynı pozisyonda çok yakından iki kez kaçırdığı golü. Bilmiyorum ama belki Antal bir kızı düşünüyor.

Sıradan denilebilecek gollerde yine İrfan'ın isabetli pasları dikkat çekti. İlk golde Berat çabuk davranarak topu güzel kontrol edip zaman kaybetmeden kaleye yerden şutunu çekti. Kaleye yakın bölgelerde fırsatınız varsa gelişine vurmak gerekir. Çünkü kaybedilecek çok kısa bir zamanda bile kaleci ve defansın yer değiştirmesiyle uygun pozisyonu kaybedebilirsiniz. Bir golcü aslında duruşundan bile belli olabilir. Hatta suratına bile baksanız anlayabilirsiniz. Berattan da iyi bir golcü tadı alıyorum.

Artun soğukkanlı bir futbolcu ve İrfan'ın tam defansın arasına attığı topu takip etti. Rahat bir pozisyon olsa da isabetli kafa vuruşuydu.




6 Aralık 2014 Cumartesi

12. Hafta: Gençlerbirliği 2 - 0 Gaziantepspor (06.12.2014 - Cumartesi)


Kadro yine çok farklı bir 18'den oluştu. Basını geçtim, kulübün resmi kaynaklarının taraftarlarla olan iletişimsizliğini anlamış değilim.

Maçta hakem açısından yine hiçbir sürpriz olmadı. Abdullah Yılmaz da kara listeye girdi. Aslında bu kara listeye aldığım hakemleri bir bir öldürsem. En kötü, insanlığa bir seri katil daha kazandırmış olurum. Altı tane sarı kart gördük ve hepsi tartışmasız yanlış karardı. Mervan'ın attığı temiz golü de vermedi. Stancu'nun rakip defansa temas dahi etmediği pozisyonda düdük çaldı ve Stancu haklı olduğu, doğru söylediği için sarı kart gördü. Tüm bunları daha fazla düşünürsem kesin kanser olurum. En kötüsü, ölümümün nefret ettiğim adaletsizliğe olan öfkemden kaynaklanması olur. Atın ölümü arpadan olsun. Tek istediğim bu.

Takımın genel görüntüsü Petroviç'e rağmen gayet iyiydi. Petroviç bugün sırıtmadı hatta iyiydi de. Maçın başında soldan gelen rakibin arka direğe yerden gönderdiği topu kesti. Normal bir hareket ama Petroviç'in kendi savruk oyununu baz alırsak ceza sahasına girmesi güzel bir davranış. Defanstan aldığı topları iyi dağıttı. Bu sizi yanıltmasın. Rakip hiç bir zaman Petroviç'i rahatsız etmedi.

Antal bugün çok kötüydü. Maçın başlarında Mervan soldan dibe doğru topla koşarken göbekten markajsız gelen Antal'ı gördü. Antal topa gelişine vurmak isterken ıska geçti. Net bir gol fırsatıydı. Herkes böyle hatalar yapar. Buna birşey diyemeyiz. Maçın devamında pek ortalıkta yoktu ama kesinlikle iyi niyetliydi. Defansa yardım etti. Yardımlaşmalı oynamaya çalıştı. İlk yarının ortalarında bir pozisyonda Antal'ı ofsaytta beklerken farkettim. Önceden oraya depar atmış sonra ona pas atmışlar gibi bir durum değildi. Sanki öylesine orda dinleniyor gibiydi. Antal'ın bugün futbol oynamakla ilgisi yoktu. "Kesin bir derdi var. Çünkü tekniği gayet iyi" derken taç çizgisinde yumuşak gelen topu kontrol edemediğini gördüm. 40. dakikaydı. Artık Antal'ın sahada ne yaptığı, ne yapmadığı ayan beyan ortadaydı. O dakika oyundan çıkarılması gerekirdi. Hadi bu yapılmadı. Hocanın kesinlikle Antalla en kısa zamanda birebir konuşması gerekir.

Defansa ve Ramazan'a hiç iş düşmedi. Benim hatırladığım Ramazan bir tane kafa topu çıkardı. Rakibin etkisizliğine rağmen Hikmet, Ahmet Çalık iyi bir oyun çıkardı. Hakan geçen seneki futbolundan çok uzak. İçeri kestiği ortalar çok alakasız yerlere gitti. Mervan beklentimin altında kaldı ama kötü değildi. Hakemin berbat yönetimi onu bozmuş olabilir. Yine de Mervan'ı beğendim. Gosso, Stancu her zamanki gibi iyiydi.

İrfan süper ligi daha iyi tanımaya başlıyor gibi ve her geçen hafta daha diri gözüküyor. Pozisyon bilgisi ve oyun zekası ona oyunun savunma tarafında da  yardım ediyor. Tekniğinden bahsetmeye hiç gerek yok. Attığı gol, topla çok rahat oynaması, herşey çok güzel.

Karcemarskas'ın bize hediye ettiği gol onu çok üzdü. Allah adaleti sağlamaya çalışırken işleri yüzüne gözüne bulaştırdı. Belki de adaletsizliğe çok kızmamak gerek. İlahi adalet bile yok çünkü.

Stancu'nun kafayla İrfan'ın önüne bıraktığı topu İrfan sol ayağının dışıyla topu kalecinin üstünden aşırarak sol direğe ve yere çok yakın olan filelere astı. Tekrar tekrar izleyin. Sigara yakın, çay koyun veya ne seviyorsanız. Kahve için, rakı doldurun, bira için, şarap koyun. Gece uykuya dalmadan önce bu golü kafanızda canlandırın.






3 Aralık 2014 Çarşamba

Burak Yılmaz Devrimi

"Kötü oynayabilirsiniz ama kötü koşamazsınız" gibi bir lafa heralde kimse itiraz edemez. Bunu bir de Burak Yılmaz'ı düşünerek yorumlamak gerek. Bana göre Burak Yılmaz'ın Türk futboluna tek katkısı kötü koşmanın var olduğunu insanların kafasına vura vura öğretmesi oldu. Alt yapılarda Burak Yılmaz'ı parmakla göstererek futbolculara somut olarak kötü koşmanın ne olduğunu anlatıp nasıl koşulacağı öğretilmesi gerekir. Dünya futbolunda iyi koşmanın onlarca örneğini gösterebilirsiniz. Türkiye'den de Gekas'ı gösterebilirsiniz. İyi koşmanın örneği çok ama kötü koşmak zor ve çok nadir. Futbolun en temel ilkesi topsuz oyun, yani... belki diyebilirsiniz; Burak topsuz oyunda çok kötü. Hayır! Topsuz oyunda kötü olmak demek hiç hareketlenmemek demek. Burak hareketleniyor hem de deli gibi, işte bu yüzden "kötü koşmak" tabirinin mucidi, devrimcisi Burak Yılmaz'dır.

1 Aralık 2014 Pazartesi

11. Hafta: Trabzonspor 4 - 1 Gençlerbirliği (01.12.2014 - Pazartesi)


Maç başlamasına yakın sandalyeme oturduğumda Gençlerbirliği'nin kazanacağını düşünüyordum. Maç 2-0 olduğunda bile ümidimi kaybetmemiştim. 40. dakikada maç 3-0 olduğunda uykudan tamamen uyanmış oldum.

Genel basında adımızın geçtiği hayallerde bile yok ama yerel ve sosyal basında doğru dürüst bilgi veya duyuru olmaması beni üzmüyor değil. Stancu'nun sakat olduğunu maçta öğrendim. Özgür'ün sakatlığı konusunda aylardır tek kelime bile duymadım. Kadroyu gördüğümde içimden yine "oha" diye bir tepki verdim. Sakat ve cezalıları göz önüne alırsak çıkan kadronun altına imzamı atabilirim. Hele İrfan Buz'un Petroviç'i maç boyunca hiç kullanmamasını çok beğendim. İrfan Buz, hatalarından ders çıkarma özelliğini Petroviç'i yoklukta kullanmamasıyla kanıtlamış oldu. Bkz. Geçen haftaki Karabük maçı.

Stancu'nun yokluğunda bile Berat'ın kadroda olmaması beni "Acaba sakat mı?" gibi bir soruya yöneltti. Geleceğin Gekas'ı olarak gördüğüm futbolcunun yok sayılması beni biraz rahatsız etti. En uçta Mervan oynadı. GAİS takımında en uçta oynadığı maçları görmüştüm ve bu mevkiye yatkınlığı var.

Yediğimiz ilk golde Tosic'in hatasını ve bunu Cardozo'nun ustaca değerlendirdiğini izledik. Bu golden sonra oyunda dengeyi kurar gibi olduk. Gosso'nun rakibin hatasını değerlendirdiği pozisyonda Mervan topu Koçer'in önüne güzelce bıraktı. Kaleci Fatih, Koçer'in önünü çok iyi kapattı ama net bir gol pozisyonuydu. Çalım atıp topu boş kaleye yuvarlayabilirdi.

Ersun Yanal kendine has oyun planını Trabzonspora çok çabuk aşılamış ve herhangi bir planı bile olmayan onlarca teknik direktör'ün olduğu ülkemizde bana göre bugüne kadar heykeli dikilecek bir özellik ortaya koydu. Önde 5, 6 adamın pres yaptığı, futbolcuların her dakika iştahla oynadığı, çok seri, hızlı koşulara dayalı futbol kaliteli futbolcular da olduğunda en azından benim seyir zevki ihtiyacımı doyuma ulaştırmış oluyor. Rakibe bol ve net gol fırsatları vermesi özelliğiyle heyecan yaratan bir stratejiyi sahada izlemiş oluyoruz. Tabi bunda en büyük pay dinamizm. Ersun Yanal'ın kendi fikirlerini futbolcularına hemen benimsetmesi de bıkkınlık veren çeşitli söylemlerin bahane olduğunu göstermiş oldu. Demek ki "sihirli değnek" diye bişey varmış. "Uyum süreci", "zamana ihtiyaç var" gibi sözler bazıları için geçerli değilmiş.

Bugün, golleri ve pozisyonları tek tek betimlemeye kalkmaya açıkçası üşeniyorum. Kesinlikle arşivlenmesi gereken golleri ballandıra ballandıra anlatmak gerekirdi. Cardozo'nun kürek gibi ayaklarını raket gibi kullanması ve hat trick'i sürekli göz önüne getirilmesi gereken çok estetik görüntülerdi. Özer'in hızlı gelen topa hafifçe yön vermesi kolay bir iş değildi. Bunlarla birlikte Mervan'ın direkten dönen topu Cardozoya karşılık gelebilecek türden güzel bir kesme ve aşırtma vuruştu. Attığımız tek golde İrfan'ın milimetrik pasını Mervan temiz bir vuruşla asiste dönüştürdü. Pas o kadar düzgündü ki o golü kaçırmak İrfan'a küfür etmekten daha kötü bir iş olurdu. Golden sonra Mervan İrfan'a sarılıp öperek ona hediyesinin karşılığını vermiş oldu.

4-0'ken ve maçın son dakikalarında bile Gençlerbirliği'nin maça asılmasını çok beğendim. Gosso, Mervan başta olmak üzere tüm futbolcular gayretliydi. Güzel bir maç oldu. Maç 7-0 bitse bile üzülmezdim. Trabzon güzel oyun ve iyi futbolcularıyla bariz bir üstünlük kurdu. Herşeyden önce bizden 2 kat daha fazla koştular. Yusuf, Cardozo, Mehmet Ekici gibi nitelikli futbolcularıyla farklı galibiyeti hak ettiler. Bugüne kadar Gençlerbirliğine karşı en iyi oynayan bir rakibi gördüğümü söyleyebilirim. Bugünle birlikte Trabzonspor'un adil olmayan bu ligte bile şampiyon olacağını düşünüyorum.