13 Aralık 2014 Cumartesi

13. Hafta: Akhisar Belediye Gençlik 1 - 1 Gençlerbirliği (13.12.2014 - Cumartesi)


İki şerefli takımın maçı için farklı bir heyecan duyuyordum. Bu iki takımın ligin en az para harcayan iki takımı olması da beni düşündürmüyor değil. Maalesef parayla götün konumu arasında bir doğru orantı var. Bana sorarsanız para kirli falan değil, olamaz. İnsan kirli. İnsanın kendi kirini paranın üzerine atması ikiyüzlülükten başka birşey değil. İnsan olmasaydı kötülük diye bir kavram olur muydu?

Takımdaki sözde büyük takımlarda oynamayı hakeden futbolculardan Petroviçle birlikte Sedat Bayrak hepimizin bildiği gibi "kasap" kimlikli bir stoper. Hikmet'in yokluğunda, varlığında hep 18'de. Belki de gençlerimize ligin acı gerçeklerinden bir enkesit olması sebebiyle kadroda yer buluyor. Tosiç, Halil İbrahim ikilisiyle başladık. Her yerde takımların defanstaki ikilisi stoperler olur ama bizde durum farklı. Aykırı kulüp olma özelliğimizin bir parçası. Ataktayken sol kanattan hücuma katılan hatta zaman zaman oyunu kuran Tosiçti. Top rakipteyken Tosiç Ahmet'in yanına geçti. Halil İbrahim'e pek bir rol verilmemiş gibiydi. Onu fazla görme şansımız olmadı.

Aslında maçta pek birşey olmadı. Gençlerbirliği'nin en sıkıcı, pozisyonsuz geçen 2, 3 maçından biriydi. Deplasman takımı olmamıza rağmen top çoğunlukla bizdeydi. Buna rağmen oyunu yönlendiren ve hatta kontrol eden Akhisar Belediyespordu. Her anlamda farklı bir teknik direktör olan ve çok beğendiğim Mustafa Reşit Akçay'ın kolay kolay değişmeyen stratejisinin parçasıydı bu oyun. Takımı defansta çok dikkatli, rakibe hiç boşluk bırakmayan bir yapıyla oynuyordu. Bu oyunu takımın en yaratıcı ve en teknik futbolcusu Bilal'i ön liberoda kullanarak kurmuştu. Akhisar kontra ataklarda beklediğim etkinliği gösteremedi.

Bence maçtan önce İrfan Buz futbolculara sadece "Bilal'i bozun Gekas'ı tutun, hücumda da bişeyler yapın işte" demiştir. Başka da bişey dememiştir. Petroviç'in öylesine dolandığı sahada Bilal'i vücudunu kullanarak bozan İrfandı.

Ligin bence tartışmasız en kaliteli ve en zeki golcüsü Gekas ilk yarıda iki pozisyona girdi. İlkinde Güray'ın soldan ama uzaktan gönderdiği topa Gekas kafayla yavaşça kaleye gönderdi. Isınmaydı sanki. İkincisi Ntibazonkiza'nın yerden içeriye yolladığı topta Gekas onu kovalayan Ahmet Çalıkla birlikte ön direğe doğru hareketlendi. Topa kimse dokunamadı.

Tekrar söylemek gerekir maç çok sıkıcıydı. İrfan Buz 60'ta Mervanla Antal'ı değiştirdi. Bu hareket sanki "Bu kadar paraya bu kadar hocalık" demek gibiydi. Petroviç her zamanki gibi ilgisiz, alakasız bir futbol oynuyordu ve maç boyunca sahada kaldı. Doğa çıktı, Tomiç çıktı ama Petroviç çıkmadı.

Yediğimiz gol Tosiç'in stoper oynamaması gerektiğini bir kez daha gösterdi. Defanstan top çıkarmak belki, ama hızından falan fayda yok. Gekas öyle çok hızlı bir futbolcu değil. İlk anda Gekas topu kontrol etmek istedi ama edemedi. Seken top sağa doğru yöneldi. Gekasa yakın olan Tosiç değil Ahmet topa doğru koştu. Gekas topa çok sert vurdu ve Ramazan bile toptan kaçtı. Bence göremedi de.

Golden sonra bir tek pozisyona bile giremediğimiz maçta ben "maç bitti, kaybettik" dedim ama İrfan'ı unutmuştum. İrfan yoktan bir pozisyon yarattı. Pas arası yaptıktan sonra topu hemen en yakınındaki Berat'a attı öne doğu fırlayıp tekrar topu aldı. Rakibine çalım attı ve soldan içeri giren Stancu'nun önüne topu bıraktı. İrfan'ı övmek artık bana sıradan geliyor.

Son dakikalarda İrfan Buz Sedat'ı oyuna alarak "maçta başka gol olmasın" istedi. Hatta bence içinden "Deplasmanda bir puan iyidir" klişesini de söylemiştir.










Hiç yorum yok:

Yorum Gönder