3 Ekim 2014 Cuma

Futbol ve Taktik

Bildiğimiz gibi Gençlerbirliği taraftarlarının ortak özelliklerinden biri futbolun teknik ve taktik tarafına kafa yorması ve akla mantığa uygun fikirler üretebilmesidir. Ben de iyi bir futbol takipçisi ve gözlemcisi olarak futbolun "taktik" anlamındaki görüşlerimi ve yorumlarımı kağıda dökmek istedim.

Öncelikle "taktik" ne demek? Bunu gözden geçirmek lazım. Genel olarak bir işi başarıyla sonlandırabilmek için uygulanan adımlar veya yapılan şeyler... Futbolda da maçları kazanmak, gerektiğinde yenilmemek, istenen sonuçlardır. Kısaca rakibin atacağından daha fazla gol atmak tek amaçtır. Bunun için de taktikler belirlenir ve uygulanmaya çalışılır.

Biri kaleci olmak üzere 11 kişinin sahada olduğu takım ilk olarak sahaya belli bir düzende yerleşir ve dizilişler "4-4-2", "3-5-2" gibi adlandırılır. Bu dizilişler de bir taktiktir. Yani "hangi taktikle oynadık?" sorusuna cevap olarak "4-4-2" verildiğinde hiç yanlış bir ifade olmaz. Peki taktiksiz bir yapı olabilir mi? Futbolcuları çayıra salar gibi sahaya sürsen bile futbolcular illa ki gol yememek ve atmak için bir şekilde biri bir tarafa, diğeri öbür tarafa gider. O da bir taktik olmuş olur. "Taktik falan yok abi bizde" diye birşey duyulduğunda da yanlış bir söylem olmaz. Felsefe olarak karşılığı çok kötü bir taktik olduğudur. Böylelikle "kaos futbolu" olarak da söylenen "taktik fakiri" ülke futbolumuzda bile bir taktik vardır.

Hoca tahtanın başına geçip oyuncularının isimlerini istediği dizilişte tahtaya yazar. Hatta oyun içindeyken futbolcular bu dizilişe sadık kalmadığı zaman "taktik disiplinden koptu" diye bir tabir kullanılır. Peki futbolcular langırttaki gibi put gibi yerlerinde mi dururlar?

Top nasıl yerinde durmuyorsa oyuncularda yerinde durmamak zorunda aksi durumda yer değiştiren futbolculara sahip takım çok rahatlıkla sonuca ulaşabilir. İşte madem sonuca gidilebilecek elementlerden biri futbolcuların yer değiştirmesiyle alakalıysa bu da bir taktiktir. Hatta bence en önemlisidir.

O zaman her şey taktiktir. Aslında kavramları birbirinden ayırmak için daha farklı terimlere ihtiyaç var. "Oyun tarzı", "strateji" gibi kavramlar da taktik yerine kullanılıyor. Net bir tanımlama yapacak olursak oyun tarzı, oyun planı ve strateji gibi kavramlar daha geniş kapsamlı olup taktikler bütünüdür. Birçok taktiği içerir ve büyük bir küme oluşturur. Saha dizilişleri de (formasyon) buna göre belirlenir. "Kontra-atak", "katenaçyo", "tiki-taka", "total futbol", "anti-futbol" gibi çeşit çeşit oyun tarzları var ve teknik direktörlerin ilk işi bu stratejilerden birini veya bunlara benzer ifadelerle (ayağa pas veya paslı futbol, top bizde kalsın, kapanıp rakibin açıklarını yakalayın gibi...) bunlara yakın bir oyun planı belirleyerek takımı yönlendirmek olur.

Taktik ise daha ayrıntı bir kavram. Mesela "Savunma arkasına koşmak" futbolcunun kendi özelliklerine göre uygulayabileceği bir olay, bir taktiktir. "İkiye bir yapmak", "Boşluklara koşmak", "Sırtı dönük oynamak", "Top saklamak", "Doğru yerlerde durmak", "Topu ayağından çıkarır çıkarmaz koşmak" gibi taktikler futbolcunun bireysel yeteneklerine bağlıdır. Bir çoğu hatta tümü topsuz oyunla ilgilidir. Büyük bir kısmı teknikten bağımsız olarak salt fiziksel özellik, bilgi ve zeka gerektirir. Bunun gibi düşünmeyle ilgili özellikler ancak alt yapıda öğrenilebilir, geliştirilebilir.

Yani teknik direktör futbolculara taktik vermez, oyun planını anlatır, futbolcular da bunu uygularken yapacağı işleri bilir. Bu yüzden futbolcuların taktik olarak iyi olması elzemdir. Teknik direktörün yapacağı şeyler bir bakıma çok sınırlıdır. Zaten çoğunlukla takımın lideri olarak futbolcuları maçlara psikolojik ve fiziksel olarak hazırlar. Oyun planı ve saha dizilişini belirler. Rakibi analiz edip futbolculara rakibin güçlü ve zayıf yönlerini anlatarak yapacakları işi futbolcularına bırakır.

Bana göre teknik direktörün işi çok kolay, mesela Fenerle mi oynuyorsun. Çekil biraz geriye, arkada zaten iki adam bırakıyorlar. Sağa sola iki tane hızlı adam koy. Topu kapar kapmaz uzun at önlerine, al sana üçe iki hatta geriden fırlamaya müsait adamların varsa beşe iki bile yakalarsın. Kısaca "kontra-atak oynuyoruz, haydi koçlar" diyip işin içinden çık.

Aslında olmazsa olmaz olan en önemli şey teknik direktörün iyi bir lider olması. Futbolcuların kendine güvenmesi ve maça her yönden hazırlıklı olabilmesi için hocanın kesinlikle çok iyi bir lider olması gerekir. Taktik işi futbolcuda biter ya da alt yapıda bitmiş olması gerekir. Bu bakımdan alt yapı temeldir.  

"Hiç bir yapı ayaklarından ve ayaklarını bastığı zeminden daha sağlam olamaz, ne yazık ki temeller en görkemsiz, en ihmal edilen bir yapı elemanı olmaktan kurtulamamıştır." Karl von Terzaghi'nin mühendislik için kullandığı bu söz bence futbol ve kesinlikle uyduruk türk futbolu için de geçerli...






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder